SÜRÜCÜ BELGESİNİN SINIFI BELİRTİLMEDEN GERİ ALINMASININ KANUNA AYKIRI OLDUĞU

SÜRÜCÜ BELGESİNİN SINIFI BELİRTİLMEDEN GERİ ALINMASININ KANUNA AYKIRI OLDUĞU
21 Nisan 2022 - 16:56

sanığın sürücü belgesi bilgilerinin incelendiğinde, aynı belge numarası adı altında B ve A2 sürücü belgesinin bulunduğu, sanık hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmasına karar verilirken, yargılamaya konu kazayı idaresindeki otomobil ile yaptığı ve bu nedenle sanığın somut olaya konu taksirle öldürme suçu sebebiyle A2 sınıfı sürücü belgesinin geri alınamayacağı gözetilmeden, sanığa ait sürücü belgesinin sınıfı belirtilmeden geri alınmasına karar verilmesi, Kanuna aykırı olup...

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2020/3255 E., 2021/9153 K.

"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK'nın 85/1, 62, 50/1-a, 52/2-4, 63, 53/6. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/01/2018 tarih, 2017/463 Esas, 2018/20 Karar sayılı ve 23/01/2018 tarih, 2015/962 Esas, 2018/16 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, 5237 sayılı TCK'nın 52/4. maddesine yönelik uygulama bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya içeriğine göre; 18/02/2015 günü saat 20.30 sıralarında sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahal dışı, aydınlatmanın bozuk olduğu, bölünmüş, dört şeritli, düz ve eğimsiz otoyolda seyir halindeyken, otomobilin sol ön kısımları ile aynı istikamette seyreden ölen'in idaresindeki motosiklete arkadan çarpması şeklinde meydana gelen ve bir kişinin öldüğü olayda, Adli Tıp İstanbul İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen raporda, sanık ile ölen hakkında alternatifli kusur dağılımı yapıldığı, yerel mahkemece sanığın yeterli takip mesafesini korumadığından asli kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiği kabul edilerek yeterli bilirkişi raporu ve yeterli gerekçe ile kusur tespiti yapıldığından, tebliğnamenin bozma öneren 2-A nolu görüşüne, gerekçeli karar da ölenin idaresindeki motosikletin farlarının yandığı kabul edilerek sanığın savunmasına itibar edilmediği yazılı olduğundan, tebliğnamenin bozma öneren 2-B nolu görüşüne, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının paraya çevrilmesi hususunda gösterdiği gerekçe yasal ve yeterli görüldüğünden, tebliğnamenin bozma öneren 2-C nolu bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin ceza miktarına, kusur durumuna, eksik incelemeye, katılan vekilinin ceza miktarına ve sair temyiz itirazlarının reddine ancak;

1.Sanık hakkında hükmedilen uzun süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken TCK’nın 50/4. maddesi yönlendirmesi ile TCK’nın 50/1-a maddesi olarak gösterilmesi gerekirken TCK’nın 50/1-a maddesi olarak gösterilmesi ve hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken uygulama maddesi olan TCK'nın 52/3. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi,

2.5237 sayılı TCK'nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlendiği; sanığın sürücü belgesi bilgilerinin incelendiğinde, aynı belge numarası adı altında B ve A2 sürücü belgesinin bulunduğu, sanık hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmasına karar verilirken, yargılamaya konu kazayı idaresindeki otomobil ile yaptığı ve bu nedenle sanığın somut olaya konu taksirle öldürme suçu sebebiyle A2 sınıfı sürücü belgesinin geri alınamayacağı gözetilmeden, sanığa ait sürücü belgesinin sınıfı belirtilmeden geri alınmasına karar verilmesi,

Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322.maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 1.fıkrasının C ve D bendinin çıkarılarak yerine “Sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın suçun işleniş şekli, suçun işlenmesindeki özellikler de dikkate alınarak, TCK'nın 50/4. maddesi yollamasıyla 50/1-a.maddesi gereğince adli para cezasına çevrilmesine; TCK'nın 52/3. maddesi gereğince adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının 910 tam gün olarak belirlenmesine, TCK'nın 52/2. maddesi gereğince sanığın ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak bir gün karşılığı adli para cezasının takdiren 20 TL hesabıyla 18.200 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına" ibaresinin eklenmesi ve hükmün 2.fıkrasına ''B sınıfı'' ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme aykırı olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi         2021/4399 E.  ,  2021/8925 K.


"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK'nın 89/1, 89/2-b, 62, 52/2-4, 53/6. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/01/2018 tarih, 2017/463 Esas, 2018/20 Karar sayılı ve 23/01/2018 tarih, 2015/962 Esas, 2018/16 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, 5237 sayılı TCK'nın 52/4. maddesine yönelik uygulama bozma nedeni yapılmamıştır.

5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24.maddesi yeniden düzenlenmiş olan ''Basit Yargılama Usulü ''başlıklı 251. maddenin 1. fıkrasında yer alan ''Asliye Ceza Mahkemesince iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmama takdirinin mahkemeye bırakıldığı, temyizen incelenen kararda mahkemece basit yargılama usulünün uygulanmamasına karar verilerek genel hükümlere göre yargılamaya devam edilip karar verildiği gözetildiğinde, mahkemenin uygulama yapılmayacağını ilişkin takdirinin olduğu anlaşılmakla, tebliğnamedeki bu hususta bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.

Bozma ilamına uyularak, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin ceza miktarına, kusur durumuna ve sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Dosya içeriğine göre; 20/07/2013 günü saat 18.40 sıralarında sanığın sevk ve idaresindeki halk otobüsü ile meskun mahal içerisinde, tek yönlü, beş metre genişliğinde düz yolda seyir halindeyken, gidiş istikametine göre yolun sağ tarafından sol tarafına yaya geçidi üzerinde geçmekte olan katılana çarpması şeklinde meydana gelen ve sanığın asli kusurlu olarak katılanın basit tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek ve vücudunda 3.derecede kırık oluşacak şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda,

5237 sayılı TCK'nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlendiği; sanığın sürücü belgesi bilgilerinin incelendiğinde, ayrı tarihli ancak aynı belge numarası adı altında hem ''B'' sınıfı hemde ''E'' sınıfı sürücü belgesinin bulunduğu, sanık hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmasına karar verilirken, yargılamaya konu kazayı idaresindeki otobüs ile yaptığı ve bu nedenle sanığın somut olaya konu taksirle yaralama suçu sebebiyle B sınıfı sürücü belgesinin geri alınamayacağı gözetilmeden, sanığa ait B ve E sınıfı sürücülerin geri alınmasına karar verilmesi,

Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükmün TCK'nın 53/6. maddesinin uygulanmasına ilişkin 4.fıkrasındaki ''30/03/1981 tarihli ve 43204 nolu B sınıfı Sürücü belgesi ''ibaresinin çıkartılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi         2021/4628 E.  ,  2021/8261 K.


"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK'nın 85/2, 22/3, 53/6, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurularının esastan reddi

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesi tarafından kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik ''istinaf başvurularının esastan reddine'' ilişkin 16.06.2021 tarihli, 2021/829 Esas, 2021/1270 Karar sayılı karar sanık müdafi ile katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:

24 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 100. maddesi ile CMK'nın 299 maddesinde yapılan değişiklik neticesinde, her ne kadar sanık müdafi ile katılan ... vekili duruşmalı temyiz isteminde bulunmuş iseler de, duruşma açılmaksızın, dosya üzerinden yapılan incelemede:

Olay günü sanığın sevk ve idaresindeki kum yüklü kamyon ile meskun mahal dışında, hız sınırının 50 km olduğu, orta refüjle bölünmüş ve çift şeritli Devlet yolunda seyirle geldiği kavşak yaklaşımında, çarpma noktasından 65 metre geride seyrine hitap eden 50 km hız sınırı levhası ile ana yol – tali yol kavşağı levhası bulunduğu halde kavşağa giriş yaptığında, kavşağa solundan giren katılan ... idaresindeki kamyonetin sağ yanına kendi aracının önü ile çarpmasının etkisi ile katılanın aracının savrularak yolun kenarında bulunan çelik bariyerlere çarparak ters döndüğü, sanığın aracının ise 19.5 metresi çarpma öncesi olmak üzere toplam 35.5 metre fren izi bırakarak katılanın aracından 88.7 metre ileride durduğu, olay neticesinde katılanın aracında bulunan 3 kişinin ölümü ile birlikte tamamı sanıktan şikayetçi olan 4 kişinin nitelikli şekilde, bir kişinin de TCK'nın 89. maddesinin 1. fıkrası kapsamında kalacak şekilde yaralandığı,

Dosyada mevcut takoğraf kayıtları ile teknik bilirkişi tarafından fren mesafesi baz alınarak yapılan tespite göre sanık idaresindeki aracın kaza anındaki hızının 68 km olduğu, sanığın idaresindeki kamyonun 17080 kg ile istiap haddini aştığı, yine dosyada mevcut katılanlar tarafından sunulan ve olay anına ilişkin görüntüleri içeren kamera kayıtlarına ve bu kayıtları inceleyen bilirkişi raporuna göre; kaza anında katılan idaresindeki aracın kavşakta kırmızı ışıkta durması akabinde kendi yönüne hitaben yeşil ışık yanması ile seyir haline geçtiği sırada, istiap haddini aşacak şekilde kum yüklü bulunan kamyonu ile kavşağa yaklaşan sanığın, kavşakta kendisine kırmızı ışık yanmasına rağmen ışık ihlali yaparak kavşağa giriş yapması sebebiyle kazanın gerçekleştiği, yine dosyada mevcut görgüye dayalı bilgisi olan tanık beyanları ile de sanığın kırmızı ışıkta geçtiğinin sabit olduğu, bu itibarla kavşağa girerken hızını azaltmayan, istiap haddinin üzerinde yük bulunan kamyonu ile hız sınırlarını %30 oranında aşarak kavşağa giriş yapan sanığın tamamen kusurlu eylemi ile 3 kişinin ölümü ile birlikte tamamı kendisinden şikayetçi olan 4 kişinin nitelikli şekilde bir kişinin de TCK'nın 89. maddesinin 1. fıkrası kapsamında kalacak şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği, sanığın kazayı kırmızı ışık ihlalinde bulunarak gerçekleştirmesi sebebiyle sanık hakkında bilinçli taksir koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafi ile katılanlar vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

5237 sayılı TCK'nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceğinin düzenlendiği; dosya içerisinde yer alan sürücü belgesi bilgilerine göre sanığın aynı belge numarası altında B, B1, BE, C, C1, C1E, CE, D1, F M sınıfı sürücü belgesinin bulunduğu, sanığın C, C1, C1E, CE sınıfı dışında kalan diğer sürücü belgesi sınıfları ile kamyon kullanması mümkün olmadığından, TCK’nın 53/6. maddesi gereğince sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilirken, yargılamaya konu kazayı idaresindeki kamyon ile yaptığı gözetilerek sadece kamyon kullanmasına imkan veren C, C1, C1E, CE sınıfı sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi;

Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilleri ile sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu nedenle 5271 sayılı CMK'nın 303/1. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapmayı gerektirmeyen bu hususun aynı madde uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin bölümündeki ''sürücü belgesinin'' ibaresinden önce ''C, C1, C1E, CE sınıfı'' ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi'nin 16.06.2021 tarihli ve 2021/829 Esas, 2021/1270 Karar sayılı kararına karşı yapılan temyiz isteminin isteme uygun olarak 5271 sayılı CMK'nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE; 5271 sayılı CMK'nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 8. maddesi ile değişik 304/1. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne; kararın bir örneğinin de Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi'ne iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na GÖNDERİLMESİNE; 24.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

--

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi         2021/5197 E.  ,  2021/8262 K.


"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Taksirle Öldürme
Hüküm : TCK'nın 85/2, 22/3, 62/1, 53/6, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurularının esastan reddi

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesi tarafından kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik ''istinaf başvurularının esastan reddine'' ilişkin 11.05.2021 tarihli, 2021/2359 Esas, 2021/1518 Karar sayılı karar sanık müdafi ile katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Olay gecesi sanığın sevk ve idaresindeki kamyonet ile hız sınırının 50 km olduğu meskun mahalde, iki yönlü, eğimli ve aydınlatmanın bulunmadığı yan yol niteliğindeki cadde üzerinde seyri sırasında, saat 23.05 sıralarında, olay mahallinde çarpma noktasından 19 metre sonra ana yol bölümünde yaya üst geçidi bulunduğu ancak olay yeri yan yol üzerinde kaza tarihi itibarıyla yaya geçidi veya buna ilişkin işaretleme bulunmadığı halde, seyrettiği sağ şeritte yol üzerinde bulunan koyu renkli kıyafetli üç yayaya aracının komple önü ile yol orta çizgisine 50 cm mesafede çarptığı, olay yerinde durmadan ayrılan sanığa ait aracın parçaları ile plakasının olay yerine düştüğü, çarpma akabinde yayalardan bir tanesinin 43.7 metre sağ ileriye ve bankete düştüğü, ikinci yayanın bu yayadan 24.5 metre ileri sola düştüğü, üçüncü yayanın ise ikinci yayadan 18.5 metre ileri sağa savrulduğu, her üç yayanın da öldüğü, olay yerinden ayrılan sanığın idaresindeki aracı olay yerinin 1 km ilerisine park ederek olay yerine yürüyerek geri geldiği, kazadan yaklaşık 1 saat sonra alınan numune üzerinde yapılan incelemede sanığın 2.27 promil alkollü olduğunun tespit edildiği,

Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda da belirtildiği üzere; sanığın sevk ve idaresindeki kamyonet ile seyri sırasında hızını mahal şartlarına göre ayarlamadığı, olay mahallinde aydınlatma bulunmadığını da dikkate alarak hızını ve seyrini far ışığı altındaki görüş alanını kontrol altında tutacak şekilde sürdürmediği, yaya üst geçidine yaklaşırken hızını azaltması ve yaya üst geçidini kullanmak amacıyla kaplamaya girebilecek yayaların varlığını da dikkate alarak hareket alanını kontrol altında bulundurup dikkatli ve tedbirli şekilde seyrini sürdürmesi gerekirken mahal şartlarının üzerinde bir hızla dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde seyretmesi neticesinde olay mahalline geldiğinde, kaplama içerisinde bulunan üç yayayı zamanında fark edemeyip etkin tedbir almadan mevcut hızıyla üç yayaya da çarptığı, dosya içeriğine göre Karayolları ve ilgili Belediye'nin müzekkere cevapları incelendiğinde, olaya konu cadde ile ilgili yapım ve işaretlemeler kaza sonrasında tamamlanmış ve kaza anı itibarıyla yaya geçişini düzenlemek için yaya geçidi ve işaret levhaları bulunmamakta ise de, mahallin yerleşim yeri içi iki yönlü trafiğe açık cadde olması, yayalara çarpma noktasının anayoldaki üst geçit ayağına 19 metre mesafede olması, mahalde seyir halindeki sürücülerin, kaplama üzerinde bulunan ve geçiş yapacak olan yayaların mahallin mevcut şartlarına uygun şekilde davranmaları gerekirken, sanık sürücünün olaya etken asli kusur niteliğindeki kural ihlalleri ile birlikte, ölen yayaların da yan yol niteliğindeki cadde üzerinde işaretlerle belirlenmiş yaya geçidi ve levhası bulunmaması sebebiyle ilk geçiş hakkını araca vermeyip, yaklaşan aracın mesafe ve hızını göz önünde bulundurmayarak kazanın gerçekleşmesinde asli kusurlu olduklarının tespit edilmesi karşısında, kaza sonrası tesis edilen işaretlemelerin kaza tarihinde bulunmamasının kazanın oluşumu etkisinin bulunmadığı anlaşılmış; tüm dosya içeriğine göre asli kusurlu eylemi ile gerçekleştirdiği kaza neticesinde 3 kişinin ölümüne sebebiyet veren sanık hakkında, ölen yayaların da asli kusurlu oluşları gözetilerek, tayin edilen temel ceza miktarında ve sanıkta tespit edilen alkol promil miktarı itibarıyla bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmasında isabetsizlik görülmeyerek;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafi ile katılanlar vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

5237 sayılı TCK'nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceğinin düzenlendiği; dosya içerisinde yer alan sürücü belgesi bilgilerine göre sanığın aynı belge numarası altında B1, D1, F, M, B sınıfı sürücü belgesinin bulunduğu, sanığın B1, F, M sınıfı sürücü belgesi ile kamyonet kullanması mümkün olmadığından TCK’nın 53/6. maddesi gereğince sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilirken, yargılamaya konu kazayı idaresindeki kamyonet ile yaptığı gözetilerek sadece kamyonet kullanmasına imkan veren D1 ve B sınıfı sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi;

Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilleri ile sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu nedenle 5271 sayılı CMK'nın 303/1. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapmayı gerektirmeyen bu hususun aynı madde uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin bölümündeki ''sürücü belgesinin'' ibaresinden önce ''D1 sınıfı ve B sınıfı'' ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi'nin 11.05.2021 tarihli ve 2021/2359 Esas, 2021/1518 Karar sayılı kararına karşı yapılan temyiz isteminin isteme uygun olarak 5271 sayılı CMK'nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE; 5271 sayılı CMK'nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 8. maddesi ile değişik 304/1. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne; kararın bir örneğinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi'ne iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na GÖNDERİLMESİNE; 24.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
EVDEN HAKİM ÇIKTI ORTALIK KARIŞTI:'POLİS YANLIŞ ADRESİ BASTI'
EVDEN HAKİM ÇIKTI ORTALIK KARIŞTI:'POLİS YANLIŞ ADRESİ BASTI'
9. Yargı Paketi maddeleri ve içeriği: 9. Yargı Paketi ne zaman yürürlüğe girecek?
9. Yargı Paketi maddeleri ve içeriği: 9. Yargı Paketi ne zaman...